Ruhun Irkı Yok!

BEN müziğimi genelde kulaklıkla dinlerim. Filozof, bu kulaklık işinden hiç hoşlanmazdı.
Bana, “Müzik odanın içine yayılmalı, notalar görünmez şeffaf kelebekler gibi etrafında uçuşmalı. Onları bütün bedeninle hissetmelisin” gibi tuhaf şeyler söylerdi sürekli...
Eğer dinlediğim müzikleri duyacak olsa eminim fikrini değiştirirdi. Ve bana “Tak şu kulaklıklarını ve ne ediyorsan kendine et!” derdi. Onu Tupac ya da 50Cent dinlerken hayal bile edemiyorum...
–Kulak zarlarına eziyet ediyorsun Çaylak! Bu yaptığın, başka bir şey değil. Çıkar şu kulaklıkları kulağından ve müziğini öyle dinle!
–Ne dinlediğimi duymak istediğinden emin misin?
–Ne kadar korkutucu bir tecrübe olabilir ki?
Kulaklığımın fişini çektim. Ve beş on saniye kadar Filozof’u, Tupac ile baş başa bıraktım.Yüzünün halini görmeliydiniz!
–Nasıl? Görünmez şeffaf kelebekleri hissedebildin mi bari?
–Bir şeyler hissettim. Ama kelebek olduklarından emin değilim. Sanırım eşek arılarıydı!
–Yapma Filozof, o kadar da kötü olamaz.
–Bilemiyorum evlat! Ben de zamanında pek çok Afro-Amerikalı müzisyeni dinledim. Eric Clapton’ın, yanında konservatuvara yeni başlamış talebe gibi durduğu B.B. Kıng’i mesela... The Thrill Is Gone! The Thrill Is Gone! Bunu bir ara tekrar dinlemeliyim...
Ve Ray Charles! Radyolarda Unchain my heart çalarken yakalayabilmişsem, o sıralarda oldukça mahkûm kalbim, kafeste bir kuş gibi çırpınırdı. Gerçi çok sonradan, Joe Cocker, aynı parçayı, Ray’den, daha sert ve bana göre daha çarpıcı bir şekilde icra etti ama yine de Ray’in yeri ayrıydı. Fakat, bu senin dinlediğin zenci çocukların tarzı bana pek uymuyor, şimdi ne yalan söyleyeyim...
Galiba insan, bir yaştan sonra yenilikleri pek kaldıramıyor. En iyisi sen yine kulaklıkla dinle. Ama rica ediyorum, sesini çok açma şunun. Sağır mı olmak istiyorsun yoksa?
Gözlerim iri iri açılmıştı. Ve Filozof’u dinliyordum. Dinliyordum da, ne söylediği, kimlerden bahsettiği hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Altta kalmamak için, ben de kendi müzik kültürümü konuşturdum. Ama bunun, pek uzun bir konuşma olduğu söylenemezdi...
–Bu Rap Filozof! Ezilmişlerin tekmelenmişlerin, aşağılanmışların, kenar mahalle çocuklarının, zorla aylaklar locasına oturtulmuşların tarzı bu!
–Ve dedelerinin dedeleri, anavatanları olan Afrika’da, bir av hayvanı gibi yakalanıp, kafesler içinde, boyunlarında zincirler, ayaklarında paslı prangaları, gemilerin mahzenlerine ölü balıklar gibi istif edilerek Amerika’ya getirilen ve sırtlarında şaklayan kırbaçlar altında, hayatları boyunca pamuk tarlalarında, mısır tarlalarında çalıştırılmak üzere toprak sahibi, zengin beyaz adamlara köle olarak satılanların...
Geçen yüzyılın ortalarına kadar, beyazlarla aynı otobüse binemeyen, aynı restoranda yemek yiyemeyen, kahve içemeyen, hatta aynı tuvaleti bile kullanamayanların...
–Yuh!
–Ödevin var mı?
–Yok.
–Ne zaman oldu ki?
–Valla yok!
–İyi peki. Gel otur.
.
.
.
.
ÇAYLAK İLE FİLOZOF 3'ten...
Fotoğraf açıklaması: Amerika'da siyahî George Floyd'u gözaltına almak isteyen polis, siyahî insanlara sıklıkla yaptıkları gibi lüzumsuz bir şiddeti kullanarak kalp krizi geçirip ölmesine sebep oldu. Olay cep telefonu ile kayıt altına alındığı için kısa sürede sosyal medya üzerinden yayıldı. Minneapolis'te başlayan protesto gösterileri, diğer şehir ve eyaletlere yayıldı...