top of page

Fikir mi Yoksa Arzu mu?


ZAMAN ZAMAN, fikir olduklarını düşündüğüm halde, aslında pek de fikir olmayan birtakım düşüncelere kapıldığım oluyordu. İçten içe onların aslında ne olduklarını gayet iyi biliyordum. Biliyordum ama bunu kendime itiraf edemiyordum. Aslına bakarsanız zaman zaman da değil; bu bana çok sık oluyordu. Hâlâ oluyor ve sanırım hep olacak...

Filozof onlara katılmasa bile, kendime ait fikirlerimin olmasından her zaman memnun olurdu. Onu kızdıran, onu hayal kırıklığına uğratan şey, yanlış yahut saçma sapan bir fikre kapılmış olmamdan çok, yüzüne boş gözlerle bakmamdı. Bir de başkalarına ait fikirleri ölçüp biçmeden, tartıp değerlendirmeden, sorgulamadan olduğu gibi aklımın ceplerine download etmeme, sonra da olur olmaz yerde çıkarıp, sanki kendi fikrimmiş gibi savunmaya kalkmama sinir olurdu...

–Ama Filozof... Özgürlük nasıl olur da sorumluluk olur? Ben bunu hâlâ anlamıyorum. Sorumluluk ve özgürlük kelimeleri hâlâ daha zihnimde yan yana durmuyor. Bana göre insan sorumluluklarından kurtulduğu ölçüde özgürdür. Hiçbir sorumluluğun yoksa, özgürlüğün dibini bulmuşsun demektir!

–Mesuliyet kelimesi senin için ne ifade ediyor Çaylak?

–Ne?

–Sorumluluk yani...

–Sorumluluk işte şey... Görev, ödev, iş güç, yapmak zorunda olduğun, kaytardığında başının belaya gireceği şeyler...

–Sorumluluk böyle bir şey değil.

–Ne peki?

–Sorumluluk, bizi özgür kılan şeydir.

–Bravo ya! İşte şimdi anladım. Özgürlük sorumluluk olduğu gibi sorumluluk da özgürlüktür! Tamam oldu o zaman. Dağılabiliriz. Uzun zamandır bademli kurabiye yapmıyorsun Filozof farkında mısın?

–Zevzeklik edeceksek konuyu değiştirelim.

–Tamam, sustum.

–Sana özgürlük sorumluluktur diyorum çünkü özgür olmayan birinin sorumluluğu da olmaz. Bizi, bile isteye yaptıklarımızdan ve yapmamız gerekirken, bile isteye yapmadıklarımızdan sorumlu kılan şey, özgürce alabildiğimiz kararlar ve yapabildiğimiz seçimlerdir. Eğer özgür değilsek, sorumlu da değiliz. İnsan özgürlüğü nisbetinde sorumludur Çaylak. Ne daha az, ne daha fazla...

–Yani şimdi ders çalışmak ya da telefonla zaman geçirmek arasında seçim yaparken, özgür müyüm ben?

–Eğer bir seçim yapabiliyorsan özgürsün.

–Peki ama neden ders çalışmayı seçtiğimde kendimi özgür hissetmiyorum?

–Kafanın içindeki özgürlük fikrinin sorumluluklarından kaytarmak olduğunu düşündüğün için! Ama aslında bu senin özgürlük konusundaki fikrin değil.

–Bu bir ne peki?

–Bu bir arzu! Özgürlüğün böyle bir şey olmasını arzu ediyorsun.

–Ha?

–İnsanlar, sıklıkla arzularını fikir zannetme yanılgısına düşerler Çaylak. Seni kınamıyorum. Bunu hepimiz yaparız. Çünkü bu şekilde yaptığımız tercihler bize haklı ve akıllıca görünür. Yanıldığımızı anladığımızda ise çoğu zaman iş işten geçmiş olur.

İnsanın sorumluluklarını kendisi için özgürlüğünü kısıtlayan bir yük olarak görmesi ve onlardan kurtulduğu, onları görmemezlikten geldiği ölçüde özgür olacağını düşünmesi, parlak bir fikir zannedildiği halde, aslında irili ufaklı heveslerin, kısa ömürlü zevklerin peşine düşmüş bir kalbin arzularından başka bir şey değildir...

–Hippiler bu yüzden başaramadı değil mi? Arzularını fikir zannettiler...

–Evet. Bana göre onları başarısızlığa mahkûm eden ve yıkıma uğratan en büyük sebeplerden biri bu oldu.

–Arzuları ve fikirleri birbirinden ayırmak zor olmalı.

–Her zaman değil... Ama bazen çok zor olabiliyor. Aslında fikirlerimiz aynı zamanda arzu ettiğimiz şeylerdir. Ancak arzularımız her zaman bir fikir hele de varımızla yoğumuzla peşine düşeceğimiz kadar parlak bir fikir olmayabilir.

–Ne olurlar peki?

–Arzu arzudur Çaylak. Onun ne olduğunu onu yaşarken bilirsin. Ve bazen aklını arzuladığın şeye ikna etmen gerekir. İşte o zaman, tutarlıymış tutarsızmış, iyiymiş kötüymüş, sonucu bir faciaya sebep olurmuş olmazmış bakmadan, onu, üzerinde bu bir fikir yazan tahta bir atın içine koyup, aklının kapılarına bırakırsın. Ve eğer mantığın kapıları açar ve tahta atı içeriye alırsa, ayağa kalkar ve heyecanla şöyle bağırırsın: Aklıma parlak bir fikir geldi!

–İnsanın bir şeyleri arzu etmesi kötü mü yani?

–Hayır... Hayır... Asla... Asla... Bunun kötü bir şey olduğunu söylemiyorum. Arzular Çaylak... damarlarımızda dolaşan sıcak kan kadar gereklidir. Bizi diri tutan ve hayata tutunmamızı sağlayan şey arzularımızdır. Demek istediğim, imkânları ve süresi sınırlı bir hayat içinde, her arzu ettiğimiz şeyin, aynı zamanda parlak bir fikir olamayacağını hesaba katmamız gerektiği...

–Filozof, sence özgürlük bir fikir mi yoksa bir arzu mu?

–Herkesin özgürlük konusunda bir fikri vardır. Ama özgürlük kimsenin fikri değildir.

–Arzu mudur peki?

–Umarım onu hiçbir zaman arzulamazsın.

–Neden böyle söyledin şimdi?

–Özgürlük o kadar bize aittir ki, ancak kaybedildiğinde arzulanır...

–Filozof...

–Efendim...

–Şu tencerede kalan çerkeztavuğunu da yesem bitirsem... hepsini... iyi olacak bence. Yarına kalırsa bozulabilir çünkü. Var yani öyle bir ihtimal...

–Bu bir fikir mi yoksa bir arzu mu Çaylak?

–Şu an en çok arzuladığım fikir.


ÇAYLAK İLE FİLOZOF 6- ÖZGÜRLÜK KADERİMİZDİR'den...